VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), tarih dizisinden dört yeni eser yayımladı. “Erken Dönem Hindistan Tarihi ve Kültürü”, “Ahmet Rüstem Bey – Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sıra Dışı Bir Diplomat”, “İslam Tarihi: Yeni Bir Yorum” ve “Osmanlı Arapları: Hilafet- Siyaset – Milliyet (1878-1918)” eserlerini okurla buluşturdu.
VBKY’nin tarih kitaplığı dört yeni eserle büyümeye devam ediyor. Doç. Dr. Yalçın Kayalı’nın “Erken Dönem Hindistan Tarihi ve Kültürü”, Doç. Dr. Ökkeş Kürşad Karacagil’in “Ahmet Rüstem Bey – Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sıra Dışı Bir Diplomat”, Armando Salvatore, Babak Rahimi ve Roberto Tottolı’nın “İslam Tarihi: Yeni Bir Yorum” ile Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’un “Osmanlı Arapları: Hilafet- Siyaset – Milliyet (1878-1918)” adlı eserleri yayımlandı.
Hint kültürü ve Upanişadlar
Hint tarihinin günümüze kadar devam eden hareketliliğinin, tarihsel arka planını oluşturması açısından Türkçe literatüre kazandırılan “Erken Dönem Hindistan Tarihi ve Kültürü”, Antik Hindistan’ın şehir devletleri ve krallıklarından Buddhizm ve Cainizm’in gelişim süreçlerine, Yunanların ve İskender’in fetihlerinden Hint destanlarına kadar geniş bir alana ışık tutuyor. “Tarih Öncesi Hindistan ve Eskiçağ Hindistanı’nın Yaklaşık Kronolojisi”, “İndus Vadisi Medeniyeti’nin Tarihi”, “Vedalar, Brāhmaṇalar ve Upanishadlar’daki Hint Kültürü”, “Mahācanapadalar Çağı”, “Buddhist ve Cainist Düşünce Hareketinin Tarihi”, “Magadha Krallığı”, “Nanda Hanedanlığı, Yabancı İstilalar ve İskender’in Hindistan’ı Fethi”, “Maurya İmparatorluğu Dönemi”, “Sangam: Kültür ve Tarih”, “Şungaların Tarihi ve Yavana (Yunan) İstilası Dönemi”, “Epik Dönem: Hint Destanları Üzerine”, “Satavahana İmparatorluğu Tarihi” başlıklı 12 bölümden oluşan eser, Hindistan’ın siyasi ve kültürel tarihine merak duyan okurların beğenisine sunuluyor.
Osmanlı’nın Dışişleri’nde bir düellocu: Ahmet Rüstem Bey
Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarına yakından şahit olmuş bir diplomat ve aydın olan Ahmet Rüstem Bey’in biyografisi, Türk edebiyat ve akademik literatürüne VBKY tarafından kazandırıldı. Eser, yazdığı makaleler ve kitaplar kadar polemikleri ve düellolarıyla da dikkat çekici bir tarihsel figür olan; Milli Mücadele’ye katılarak Meclis-i Mebusan ile TBMM’de milletvekili olarak bulunarak zamanında Osmanlı Devleti’nin ilk Washington Büyükelçisi olarak görev yapan Ahmet Rüstem Bey’in, yaşam hikâyesine ve faaliyetlerine odaklanıyor. Kitap, “Osmanlı Hariciyesinde Bir Düellocu”, “II. Meşrutiyet Devrinde Rüstem Bey”, “Balkan ve I. Dünya Savaşı Yıllarında Rüstem Bey”, “Milli Mücadele Döneminde Rüstem Bey” ve “Erken Cumhuriyet Döneminde Rüstem Bey” başlıklı beş bölümden oluşuyor.
Osmanlı Araplarına yakın plan
Osmanlı Araplarının Türkiye’de en önde gelen uzmanlarından Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, “Osmanlı Arapları: Hilafet- Siyaset – Milliyet (1878-1918)” adlı eseriyle Osmanlı egemenliği ve hilafeti altındaki Arapların son yüzyılını siyasi bakımdan ele alıyor. Osmanlı Arap Coğrafyası ve Osmanlı Arapları konusundaki araştırmaları, yeni belgeler ışığında geliştiren kitap; Osmanlı Araplarının siyasi konumlarını, II. Abdülhamid’in hilafet siyasetini ve Arapların bu siyasete tepkilerini, İslâm Birliği’nin Osmanlı Arapları üzerindeki etkilerini mercek altına alıyor. Abdülkadir El-Cezayiri, Necip Azurî, Reşid Rıza, Şekip Arslan ve İzzet El-Cündî gibi dönemin önemli siyasi ve dini simalarının portrelerini resmeden yazar Kurşun, Osmanlı Araplarının yaşadığı tehditleri ve Osmanlı Devleti’nin son asrında yaşanan coğrafi ve beşerî kopuş sürecini okurla paylaşıyor.
İslam coğrafyasının modern sosyo-politik koşullara dönüşüm süreci
İsmail Hakkı Yılmaz’ın çevirisiyle Türkçeye kazandırılan ve alanında uzman araştırmacıların makalelerinden oluşan “İslam Tarihi: Yeni Bir Yorum”, tarihsel analiz ve teorik düşünceyi harmanlayarak İslam’ın toplumsal dönüşümdeki yerini, dünya tarihi gibi geniş bir perspektif içinden ve farklı disiplinlerden beslenerek ele alıyor. “Geç Antik Başlangıçlar”, “Yüksek Halifelik”, “Erken Orta Dönem”, “Geç Orta Dönem”, “Erken Modernite ve Medeniyetin Doruk Noktası”, “Avrupa Gücünün Küresel Yükselişiyle Yükselmek”, “Sömürge Tabiiyeti ve Sömürge Sonrası Gelişmeler” başlıkları altında toplanan eser, bugüne kadar kaleme alınan önemli İslam tarihi çalışmalarından biri olarak öne çıkıyor.
Kitaptan, Erken Dönem Hindistan Tarihi ve Kültürü
“Mahidāsa’ya göre evren, dünya ve insan birdir, aralarında bir fark yoktur. Ona göre, görünür evren canlıdır, ikisini bir araya getiren organik dünyadır ve o da canlıdır. Eğer biz birini bilirsek üçünü de bilebiliriz. Mahidāsa, tıpkı Aristoteles gibi bir doğa düşüncesine sahiptir. Ona göre doğa, ‘varlığın belirli tiplerinin sistemi’dir ve tipler arasındaki farklarla tanımlanabilir. Buna uygun olarak göksel bedenler, beş element, bitkiler, hayvanlar ve insanlar, hepsi de canlı olarak kabul edilirler.”
Kitaptan, Ahmet Rüstem Bey – Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sıra Dışı Bir Diplomat
“Rüstem Bey yazısında, Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat öncülük ettiği reformlar ile ilgili tartışılan iki önemli soruya da cevap arar. Bunlardan birisi, reformlar Türk halkının politik ve kültürel gelişimi ile mizacına uygun mudur; diğeri ise, Türk halkı bu derece yüksek bir değişimi kabul edebilir mi? Ona göre en iyi yönetim şekli, Batı toplumları için olduğu kadar Doğu toplumları için de hiç şüphesiz demokrasidir.”
Kitaptan, İslam Tarihi: Yeni Bir Yorum
“Açık ama kapsamlı bir İslam tarihi ortaya koymanın başlıca anahtarı din ve kültürü, güç ve medeniyete bağlayan mevcut dinamikler üzerine odaklanmaktır. Bu odak medeniyet ötesi yaklaşıma değer katmakta, böylece İslam coğrafyası dar bir araştırma alanının merceğinden ziyade hem iç ifade biçimleriyle hem de dış açıklığı ve geçirgenliği içinde görülmektedir.”
Kitaptan, Osmanlı Arapları: Hilafet- Siyaset – Milliyet (1878-1918)
“Osmanlı yönetimi, kanun karşısında eşitliği kabul edilen tebaanın aynı şartlarda eğitilmesinin gerekliliğine inanıyordu. Bunun için de her şeyden önce dil meselesini halletmesi gerekiyordu. Aslında daha önce alınan karar gereği vilayetlerde İptidaiye mekteplerinde mahallî dil yani Arapça ile eğitim yapılıyordu. Aynı şekilde Kanun-i Esasi’ye göre devletin içindeki farklı unsurlar eğitim ve öğretimlerini kendi dillerinde yapabiliyorlardı.”