Yeşilçam’ın efsane isimlerinden biri olan İhsan Yüce’nin yaşamı, sadece sinemaya değil, aynı zamanda hayatın ta kendisine de büyük bir sahne olmuştur. 150’den fazla filmde imzası bulunan bu usta ismin hikayesi, Elâzığ Dernekler Federasyonu tarafından hazırlanan “Cumhuriyetimizin 100. Yılında İz Bırakan 100 Elazığlı” belgesel kitabında detaylı bir şekilde gün yüzüne çıkıyor.
İhsan Yüce’nin kökenleri, 1917’deki Bolşevik İhtilali’nin yankılarıyla şekillenir. Rusya’ya bağlı Dağıstan’dan Türkiye’ye göç eden aile, zorlu bir yolculuk sonrasında Elazığ’a yerleştirilir. Bu dönem, İhsan Bey’in babası Cebrail Bey’in varlıklı geçmişine rağmen, ailenin hayatında önemli bir dönüm noktası olur.
1929’da dünyaya gelen İhsan Yüce’nin hayatı, çocukluğunun acı hatıralarıyla başlar. Çiçek hastalığı, ağabeyinin vefatı ve sağ şakağındaki ömür boyu silinmeyecek yanık izi, onu yaşamın gerçekleriyle erken yaşta tanıştırır. Babasının yoğun çalışma temposu karşısında, İhsan Yüce de okul çıkışlarında kâh boyacılık, kâh hamallık yaparak ailesine destek olmaya çalışır.
Suriye’den İzmir’e
İhsan Yüce’nin hayatında büyük bir dönemeç, 10-11 yaşlarındayken babasının Suriye’ye gidişiyle başlar. Bu gizemli seyahat, ailesini derin bir endişeye sürükler. İhsan Yüce, babasının izini sürmek için 12-13 yaşında Suriye’ye gitmeye karar verir. Bu macera, genç yaşta bir çocuğun yaşadığı zorlu yolculukları ve babasının gizemli hayatını içerir. Bu olaylar, İhsan Yüce’nin karakterini şekillendiren çetin yılların başlangıcını simgeler. 1944’te ailenin İzmir’e taşınması, İhsan Yüce’nin hayatında yeni bir dönemi başlatır. İzmir Atatürk Lisesi’ni bitiren sanatçı, ayakkabı boyacılığından başlayarak çeşitli işlerde çalışırken, aynı zamanda kendi eğitimine de önem verir. Ancak yaşamın zorlukları, dokuz çocuklu bir ailenin geçim mücadelesi, İhsan Yüce’nin hayatını kolaylaştırmaz.
Profesyonel tiyatro kariyeri, İhsan Yüce’nin sanatla olan bağını güçlendirir. 1961 yılında katıldığı Oraloğlu Tiyatrosu, ardından 1968’de kurduğu Ankara Drama Tiyatrosu’yla sanat dünyasında adını duyurur. Ancak, 1971’de İstanbul’u mesken tutarak Yeşilçam’a geçişi, onun hayatındaki önemli bir dönüm noktasını oluşturur.
Gerçekle Filmin Buluştuğu An: İhsan Yüce’nin Senaryo Yazarlığı Serüveni
Bu dönemde, İhsan Yüce’nin kariyeri zirve yapar. Kibar Feyzo, Banker Bilo, Fatmagül’ün Suçu Ne gibi unutulmaz karakterlere hayat verirken, aynı zamanda birçok senaryoya da imza atar. “Filmdi gerçek oldu” tarzındaki haberlerde sıkça karşımıza çıkan Yüce, senaryolarını gerçek hayattan alarak yazmasıyla tanınır. İhsan Yüce’nin sinema dünyasındaki emekleri, onu Yeşilçam’ın önemli isimlerinden biri haline getirir.
Ancak, sanat dünyasındaki şan ve şöhret, İhsan Yüce’nin özel hayatını kolaylaştırmaz. Ekonomik zorluklar, sağlık sorunları ve ailevi mücadeleler, onun hayatının her anını etkiler. Kızı Aslı Yüce’nin ifadesiyle, “Bakkala, manava borcumuzu vermek için ay sonunu bekler gibi film beklediğimiz olurdu.” İhsan Yüce’nin yaşamı, gerçek hayatla sinema arasındaki ince çizgiyi gösterir.
İhsan Yüce’nin sosyal çevresi, Münir Özkul, Tarık Akan, Salih Kalyon gibi usta isimlerle doludur. İhsan Yüce, muhabbetlerine akşamları dostlarıyla içtiği şarapla eşlik eder. Ancak, tansiyon hastası olmasına rağmen çantasından eksik etmediği siyah çantasındaki şişe rakı, onun yaşam enerjisini simgeler.
Sanat dünyasında ve günlük yaşamında cömert ve sosyalist kişiliğiyle tanınan İhsan Yüce, ailesine ve dostlarına koşulsuz sevgiyle bağlıdır. Ailesinin ideolojik çeşitliliğine rağmen, sosyalist düşünceyi benimser ve yaşamına bu felsefeyi entegre eder.
İhsan Yüce, 16 yaşında ayrıldığı Elazığ’ı hiçbir zaman unutmaz. Sık sık memleketini ziyaret eder, çocukluk hatıralarını yaşadığı sokaklarda dolaşır. Ancak babasının vefatı, hayatında derin bir boşluk yaratır. Anılarla dolu evde yaşamak, kızı Aslı’ya ağır gelir ve ikinci gününde başka bir yere taşınırlar.
Usta oyuncu ve senarist, 14 Mayıs 1991’de 62 yaşında yaşamını yitirir. İhsan Yüce’nin cenazesi Üsküdar-Doğancılar Camii’nde kılınan namazın ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilir. Onun ardında bıraktığı filmografisi kadar etkileyici hayat hikayesi de unutulmazdır. İhsan Yüce, Yeşilçam’ın gizli hazinesi olarak anılmaya devam eder.