Paylaş:
Fabrizio Casaretto’nun kaleme aldığı Sarayın Gözleri – Osmanlı’nın İlk Fotoğrafçılarından Sébah&Joaillier’nin Hikâyesi kitabı, Ocak ayında Mundi etiketiyle raflardaki yerini aldı. Bu eser, tarihi fotoğrafçıların öncülerinden biri olan Sébah&Joaillier Fotoğrafhanesi’nin etkileyici hikâyesini gün yüzüe çıkartıyor. Osmanlı’nın ilk saray fotoğrafçılarının renkli geçmişi ve şehrin kalbinde kök salmış Casaretto ailesinin iki yüz yıllık serüveni okurlarla buluşuyor.
Fotoğrafhane ile Çizilen Bir Tarih Haritası
Marsilya, Cenova, Halep ve İstanbul arasında mekik dokuyan Sébah&Joaillier Fotoğrafhanesi, Osmanlı coğrafyasının öyküsünü fotoğraf karelerine sığdırdı. Kitap, sadece fotoğrafçılık değil, aynı zamanda İstanbul’un sosyal ve kültürel yapısının da izini sürüyor. Çağının ötesinde panoramik fotoğraflar çeken ve Osman Hamdi Bey ile birlikte çalışan bu fotoğrafhane, Osmanlı’nın geleneksel kıyafetlerini de kayıtlara geçirdi.
Sarayın Resmî İlk Fotoğrafçısı Ardında Bıraktığı Miras
Sarayın Gözleri, tarihîyle sanatın büyülü kesişim noktasında duruyor. Casaretto ailesinin İstanbul’da makarna üretimiyle başlayan hikâyesi, fotoğrafçılık sanatına uzanıyor. Fabrizio Casaretto’nun, büyükannesinin bir video kaydından esinlenerek kaleme aldığı kitap, tarihi bir roman tadında bir aile öyküsü sunuyor. Aile tarihçesi, duygusal ve bir o kadar da ilham verici detaylarla dolu.
19. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Uzanan Yolculuk
Kitap, tarihi fotoğrafçılığın önemli isimlerini ve Osmanlı’nın ilk saray fotoğrafçısı olan Sébah&Joaillier’yi odağına alıyor. Fabrizio Casaretto, okuru zamanda bir yolculuğa çıkartıyor; gemiler, yolculuklar ve unutulmaz karşılaşmalarla dolu bir dünyaya kapı aralıyor. Casaretto ailesinin Levanten kökenleri, kitaba zengin bir kültür mozaği sunuyor.
Sarayın Gözleri, hem tarih severler hem de fotoğrafçılıkla ilgilenen okurlar için bir başvuru kaynağı niteliğinde. Bu çarpıcı eser, Osmanlı döneminin sosyo-kültürel dokusunu anlamak isteyenler için de önemli bir kılavuz.
Sébah&Joaillier, Pera’da Tomtom Mahallesi’nde kökenleri 1857 yılına kadar uzanan bir fotoğrafhaneydi. Pascal Sébah’ın ana kurucusu olduğu stüdyo Polycarpe Joaillier’nin katılımıyla ortaklık döneminde altın çağını yaşadı, Osmanlı döneminin en önemli fotoğraf stüdyosu ve bir dünya markası oldu. Çekici, gizemli ve Oryantalizmle süslü şehir manzaraları, binaları, sokak tipleri ve birçok dış mekân güzelliklerini dünyaya tanıttı, ödüller kazandı. Jardin des Fleurs stüdyosu, 1870’de yaşanan büyük Beyoğlu yangınında tamamen kül oldu ve ne varsa yandı.