Paylaş:
‘Yazmak benim için; dünyaya ve insana yönelik anlama çabasından çıkma, bir yeniden anlam üretme uğraşı’ diyen B. Nihan Eren; Nefes almayı farklı bakış açısı ve 8 farklı öykü ile okuyucusuna aktarıyor.
Ödüllü yazar B. Nihan Eren, “Nefeshane” kitabıyla insan içinde var olan keşfetme duygusuna bir geçit aralıyor. 8 farklı öyküyle hayatın sıradanlığını anlatan Eren; Nefeshane, Serviler Altındaki Adam, Kaplumbağa Terbiyesi, Leyla’nın Üflediği, Nazsız Niyazsız, Üstü Örtülü, Süpernova ve Bir Nefes, İstanbul konu başlıklarıyla öyküler arasında bir yolculuğa çıkartıyor.
‘Eskinin üstü örtülmez, yenisi de yok’ sözlerinin soluksuz bıraktığı öykü, ‘Üstü Örtülü; bilmelerin bıraktığı yüklerden, hatıralardan günbegün uzaklaşmaktan ve unutmadan yaşamanın ağırlığını satırlarda okuyucuya sıklıkla hissettiriyor. ‘İşte taşınmanın masada bıraktığı o çizgi. Geriye kalan. Çünkü hayata bir nokta konmuyor. Yeniden başlanmıyor. O bir düz çizgi.’ sözleriyle geçmişi sorgulatırken, hayatın gerçeğinin bir anıdan ibaret olduğunun altını çiziyor.
Yazarlık çok yorucu ama bir o kadar da güzel bir yaşam biçimi
B. Nihan Eren, ‘Yazarlık tahmin edilemeyecek kadar çok yorucu ama bir o kadar da güzel bir yaşam biçimi. Birileri hep sizinle, durmadan sizinle ve onları isteseniz bile nasıl bir başına bırakabilirsiniz ki? Nereye gitsinler yani? Nereye gönderebilirim? Nasıl susturabilirim? Aslında edebiyata baktığımda şunun üzerine oturmuş olduğunu görüyorum. Hayatın ve insanın taklidine. Ve bu iki taklidin nedeni de din ve felsefe gibi aslında hep aynı meraktan kaynaklanıyor. İnsanın varoluşuna ve hayatın işleyişine duyulan merak. Neden varız? Ve neden buradayız? Edebiyat, felsefe, din hatta bilimin ilerleyişi bile hepsi bu meraklar üzerine kurulu.’ açıklamasında bulundu.
Yazmayı; ‘Hayatın aradan çekilmesi, benim yazıyla aramda, oturduğum masayla aramda başka bir dünyanın başka bir evrenin, gerçekliğin kalmaması’ olarak adlandıran B. Nihan Eren, ‘Nefeshane’ ile edebi bir rüzgâr estiriyor.
NEFESHANE
B. Nihan Eren, nefes almayı bambaşka açılardan ele alıyor Nefeshane’de. Yazarın iyice olgunlaşan, lezzetini derinleştiren ama yeni arayışlardan da vazgeçmeyen bir dille kaleme aldığı sekiz öykü yer alıyor kitapta.
Kahramanların kendi ağızlarından dökülüyor öyküleri; bir mezarın içinden, nemli bodrum katından, hastane odasından, lüks gece kulübünden, Boğaz’ı gören tepeden, sıradan bir apartman dairesinden. Öykülerin hepsi İstanbul’da geçiyor, hepsinde aynı rüzgâr esiyor, aynı çatlak yürüyor, “hep nasıl olduysa” öyle devam ediyor hayat, bir nefese muhtaç insanı acıtarak, bölerek, bütünleyerek.
‘’Kökler ve çatlamamış filizler, larvalar ve yumurtalar, termitler, yattığın toprağın altında canlanmaya, seni kemirdikçe palazlanmaya teşne şu kara kalabalık etrafını sarmış, kımıldanıyor. Ellerine bakıyorlar. Belinden geçiyorlar. Tümseklerine çıkıp, çukurlarına dolacaklar. Gözlerini alacaklar. Etini alacaklar. Bu etle bir yavru yılanı büyüteceksin. Ona nefes olacaksın. Bir hayvana dönüşeceksin. Bir yılan olacaksın. Sonunda, bir hayvan bedeninde yeniden… Nefes alacaksın.’’
Nefeshane
Yazar: B. Nihan Eren
Editör: Cennet Türker
Sayfa: 88
YKY Edebiyat / Öykü