Paylaş:
BM Kadın Birimi tarafından Frankfurt Kitap Fuarı’nda düzenlenen “Tüm Kadınlar ve Kız Çocukları İçin: Kelimeler, Özgürlük, Kendi Kitapları” temalı panel, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin ev sahipliğinde Uluslararası TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’na taşındı. Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Nazlı Berivan Ak’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “Yayıncılıkta Kadın” başlıklı panelde, Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) Başkanı Gvantsa Jobova ile Günışığı Kitaplığı Genel Müdür Yardımcısı Banu Ünal bir araya gelerek yayıncılık sektöründe kadın emeği, liderlik temsili ve yapısal eşitsizlikleri çok katmanlı bir perspektifle ele aldı.
Yayıncılıkta Kadın Liderliği Neden Hâlâ Görünmez!
Otuz yıl önce kabul edilen Beijing Deklarasyonu’nun eşitlik çağrısı bugün hâlâ güncelliğini korurken, yayıncılıkta kadın meselesi Frankfurt’tan İstanbul’a uzanan güçlü bir panelle yeniden gündeme taşındı. UN Women Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi ile Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (IPA) Frankfurt Kitap Fuarı’nda başlattığı tartışma, Uluslararası TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nda somut deneyimler ve çarpıcı verilerle derinleşti. Panel, yayıncılık sektöründe kadın emeğinin görünürlüğü ile karar alma mekanizmalarındaki temsil açığını birlikte ele aldı. Frankfurt’taki buluşmanın devamı niteliğindeki etkinlikte Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Nazlı Berivan Ak moderatörlüğü üstlenirken, IPA Başkanı Gvantsa Jobova ve Günışığı Kitaplığı Genel Müdür Yardımcısı Banu Ünal konuşmacı olarak yer aldı. Tartışmanın çıkış noktası, “Yayıncılık dünyasında çok sayıda nitelikli kadın çalışana rağmen liderlik pozisyonlarında neden hâlâ az sayıda kadın bulunuyor?” sorusu oldu.
Jobova, IPA’nın yaklaşık 130 yıllık tarihinde yalnızca dördüncü kadın başkan olduğunu hatırlatarak sorunun küresel boyutuna dikkat çekti. Bu durumun tekil ülkelere özgü olmadığını vurgulayan Jobova, sektördeki eşitsizliğin yapısal olduğunu ve ancak kolektif çabayla aşılabileceğini ifade etti. İstanbul Kitap Fuarı açılışında kadın yayıncı ve yazarların temsil edilmemesini de bu tablonun bir yansıması olarak değerlendirdi.
Yayıncılıkta Kadın ve Görünmeyen Emek
Banu Ünal ise Türkiye özelinde deneyimlerini paylaşarak, yayıncılığın özellikle editörlük, çeviri ve tasarım gibi alanlarında yoğun kadın emeği bulunduğunu doğruladı. Buna karşın dağıtım, finans ve stratejik karar noktalarında erkeklerin ağırlıkta olduğuna dikkat çekti. Ünal’a göre bu dengesizlik; parayı kontrol eden mekanizmalara erişememek, eşit işe eşit ücret alamamak ve annelik gibi toplumsal rollerle daha da derinleşiyor. Nazlı Berivan Ak’ın yönelttiği sorular, tartışmayı sadece sorun tespitiyle sınırlı bırakmadı. Ak, “kadın emeği–erkek yönetimi” olarak tanımlanan bu normalliğin nasıl kırılabileceğini sorgulayarak, sektördeki aktörleri çözüm üretmeye davet etti. Jobova, bu noktada kadın liderlerin yalnız hareket edemeyeceğini, sağlıklı bir ekosistem ve dayanışma ağlarının şart olduğunu vurguladı. IPA’nın Frankfurt Kitap Fuarı’nda UN Women ile imzaladığı Mutabakat Zaptı da bu yaklaşımın somut bir göstergesi olarak paylaşıldı. Jobova, yayıncılığın yalnızca ticari bir faaliyet olmadığını, savunulan değerlerin yayımlanan kitaplar aracılığıyla topluma yansıması gerektiğini belirtti. Ona göre cinsiyet eşitliği, yayıncılık politikalarının merkezinde yer almalı.
Panelin önemli başlıklarından biri de güvenli çalışma ortamlarıydı. Ünal, sektördeki risklerin fiziksel olmaktan çok psikososyal olduğunu; cinsel taciz ve psikolojik baskının kadın çalışanlar için ciddi bir sorun teşkil ettiğini ifade etti. Kamusal koruma mekanizmalarının yetersiz kaldığı durumlarda, sorumluluğun kurumlara ve bireylere düştüğünü vurguladı. Mentorluk ise tartışmanın umut veren başlığıydı. Jobova, “Publish Her” programını örnek göstererek farklı kariyer aşamalarındaki kadın yayıncıları buluşturan bu tür girişimlerin dönüştürücü etkisine dikkat çekti. Ünal da Türkiye’deki usta-çırak geleneğini hatırlatarak, deneyim aktarımının kurumsal programlarla güçlendirilmesi gerektiğini savundu. Kitap fuarlarının bu buluşmalar için ideal alanlar sunduğunu ekledi.
Panelin kapanışında Ak’ın altını çizdiği mesaj, tüm tartışmanın özeti niteliğindeydi. Dönüşüm büyük söylemlerden önce yayınevlerinin kendi içinden başlaması gerektiğini vurgulayan Ak, hangi kadın yazarların okunduğu, hangi metinlerin çevrildiği ve yayımlanan eserlerde kadın karakterlerin nasıl temsil edildiği soruları hatırlatarak, editoryal sürecin ayrılmaz parçası olması gerektiğini belirtti.









