Paylaş:
Türk sanayisinin köklü kurumlarından SANKO Holding, 120. yıl dönümünü kültürel mirası ve sanatsal değerlerle kutluyor. Şirketin köklü geçmişini sanatla harmanlayan “Sahre” sergisi, Ayça Okay’ın küratörlüğünde; Leyla Emadi, Fırat Engin, Murat Germen, Jennifer İpekel, Nergiz Yeşil ve Hakan Yılmaz’ın eserlerine ev sahipliği yapıyor. Sergide SANKO’nun değerlerini simgeleyen aile, bağlılık, kolektif çalışma ve sürdürülebilirlik gibi kavramlar, çağdaş sanat eserleri aracılığıyla vurgulanıyor.
Sanayi ve Sanatın Kesişim Noktasında: Sahre Geleneği
Serginin merkezinde yer alan “Sahre” geleneği, Gaziantep yöresinin kolektif dayanışma ve paylaşım kültürünü simgeliyor. Sanatçılar, SANKO’nun kurumsal geçmişinden ilham alarak bu değerleri günümüz sanatıyla bir araya getiriyor. Murat Germen’in dijital sanat ve endüstri estetiğini bir araya getiren çalışması, holdingin disiplinli ve dinamik yapısını gözler önüne sererken, Hakan Yılmaz’ın dijital ilmeklerle ördüğü “Zamanın İlmekleri” eseri, SANKO’nun tarihe yön veren adımlarını hikayeleştiriyor.
Sanattan Sosyal Faydaya Uzanan Eserler
Leyla Emadi’nin, beton ve kökleri bir araya getiren çalışması, SANKO’nun dayanıklılık ve bölgesel bağlarını simgeliyor. Fırat Engin ise neon tipografileriyle “Rafık”, “Hasbihal”, “Vuslat” gibi yerel ifadeleri kullanarak, SANKO’nun köklü değerlerini çağdaş bir yaklaşımla yorumluyor. Jennifer İpekel’in geri dönüştürülmüş kumaşlarla ürettiği eser, doğa ve insan arasındaki dengeyi simgeliyor; sürdürülebilirlik vizyonunu soyut bir anlatımla ifade ediyor. Sahre sergisi bünyesinde yer alan sanatçılar eserlerini şöyle yorumladı;
Leyla Emadi, beton ve kökleri iç içe kullanarak aile bağlarını, kuşaklararası güç birliğini yücelten bir çalışma sunuyor. Eser, SANKO’nun sağlamlık, bağlılık, dayanıklılık değerlerini yansıtırken, holdingin bölgesel kalkınma ve topluma kök salmış mirasını da hatırlatıyor. Avlunun orta yerinde konumlandırılan eser, toplumsal yararlara odaklanan SANKO’nun sosyo-ekonomik katkılarına da işaret ediyor. Sahrenin ‘paylaşım’ teması burada ‘hafıza paylaşımı’ olarak öne çıkıyor.
Fırat Engin, neon tipografilerle SAHRE geleneğine atıfta bulunan “Rafık”, “Hasbihal”, “Elden Ele”, “Vuslat” sözcüklerini eserine taşıyor. Süper Film’in ambalaj filmlerini kullandığı eserinde SANKO’nun geçmişini ve değerlerini korumayı ve gelecek nesillere aktarmayı amaç edinirken SANKO’nun kültürel mirası koruma konusundaki kararlılığına da işaret ediyor.
Jennifer İpekel, geri dönüşümlü kumaşlar ve batik, dikiş ve kırkyama gibi geleneksel tekniklerle bölgenin efsane/destan, gelenek ve öğretilerini soyut bir biçimde yeniden canlandırıyor. Eseri, SANKO’nun enerji yatırımları ve sürdürülebilirlik vizyonuyla paralellik gösteriyor. Doğa ve insan arasındaki dengeyi yansıtan bu çalışma, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma uğraşını kavramsal olarak anlatıyor. Ayrıca eser unutulmakta olan geleneksel bir üretim biçimini yeniden sahneye taşıyarak Kilis’teki yorgan ustası Aziz Akkaya’nın iş birliğiyle gerçekleşmiştir.
Nergiz Yeşil, bio sanat çalışmalarıyla doğa ve sürdürülebilirliği bir araya getiriyor. SANKO’nun geri dönüştürülmüş elyafları kombucha mantarlarıyla dönüştürerek sergilediği eseri, hem ekolojik döngüye vurgu yapıyor hem de toplumsal fayda sağlama hedefine uyum sağlıyor. Deneysel olarak gözlemlenebilecek olan yeni türün gelişimi sergi boyunca izlenebilecek. Bu eser, yaşamaya ve gelişmeye devam eden SANKO’nun çevreye duyarlı yaklaşımını somut bir şekilde ortaya koyuyor.
Hakan Yılmaz, ilmek ve düğüm metaforlarıyla SANKO’nun tarihini dijital bir deneyim alanında sunuyor. Bu eser, her ilmeğin bir dönemi, her düğümün ise kritik bir başarıyı simgelediği uzun yolculuğu temsil ediyor. Yılmaz’ın çalışması, holdingin istikrarlı büyümesini ve sürdürülebilirlik odağını dijital bir hikâye ile izleyiciye aktarıyor.
Ayrıca, Sahre sergisi açılışına özel olarak Hakan Yılmaz tarafından hazırlanan mapping gösterisinde SANKO’nun 120 yıllık yolculuğunu anlatan hikâye, tarihi Han duvarlarında hayat buldu.
Endüstri ve Kültür Arasında Yeni Bir Köprü
SANKO Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi ve küratör Ayça Okay, serginin açılışında, bu serginin şirketin yaratıcı ifade alanına verdiği önemi vurguluyor. Sanatçıların özgün yaratıcı ifadeleri, SANKO’nun endüstriyel mirasını ve toplumsal katkısını sanatsal bir bakışla yeniden tanımlıyor. SANKO Holding’in 1904 yılında Sani Bey’in el dokuma tezgahlarıyla başlayan üretim serüveni, bugün farklı sektörlerdeki öncü faaliyetlerle devam ediyor. 120 yıllık bu zengin miras, sadece sanayi alanında değil, sanatı destekleme misyonuyla da Türkiye’nin kültürel hafızasına katkı sağlıyor. Sergi, 9 Aralık 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilecek.