Paylaş:
61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, bu yıl sinema dünyasının duayen isimlerinden Mehmet Aslantuğ‘u ağırladı. Antalya Film Forum kapsamında düzenlenen etkinlikte Burak Göral ile gerçekleştirilen sinema sohbeti, sektörün dünü, bugünü ve geleceği üzerine önemli değerlendirmelere sahne oldu. Aslantuğ, 40 yılı aşkın kariyerinden damıttığı tecrübeleri, sinemaya gönül veren katılımcılarla paylaştı. Etkinlik, sadece oyuncular için değil, sinema sektöründe yer alan herkes için bir kılavuz niteliğindeydi.
Mehmet Aslantuğ, 1985 yılından bu yana Türk sinemasının önemli projelerinde yer aldı. Kapıları Açmak, Yengeç Sepeti, Bir Kadının Anatomisi, Sıcak Saatler ve Bir İstanbul Masalı gibi unutulmaz yapımlarda sergilediği performanslar, onu hem beyazperdede hem televizyon ekranlarında efsanevi bir konuma taşıdı. Aslantuğ, ustalık dersi sırasında oyunculuğun yalnızca filmografi ile ölçülemeyeceğini şu sözlerle açıkladı: “Filmografi, biricik kıymetli diye açıklamaktan imtina ederim. Hiç öyle bakmadım. Bir oyuncunun gerçek değeri, çalıştığı senaryo, yönetmen ve ekibin kalitesiyle doğru orantılıdır.”
Burak Göral, Aslantuğ’a 2009’da yönetmen koltuğuna oturduğu projelerin neden devam etmediğini sorduğunda, Aslantuğ bu konuda net bir cevap verdi: “Televizyon projelerinin yoğunluğu ve sinemadaki üretim koşulları, benim gibi düşünen aktörleri zaman zaman zorlar. Film yönetmek ise ciddi bir zaman ve enerji ister. Ama bu süreçte öğrendiğim en önemli şey, aktörlük performansının sadece kendisinden ibaret olmadığını bilmek. Aktör, yönetmenin anlam yaratma becerisiyle var olur.”
Aslantuğ, sinema kariyerinin yanı sıra televizyon dünyasında da birçok önemli yapımda yer aldı. Televizyonun kitlelere ulaşmadaki gücüne inandığını belirten oyuncu, özel projelerin yerini giderek daha sıradan yapımlara bıraktığını ifade etti. Göral’ın “Bu konuda sinema dünyasının yaşadığı bir sorun var mı?” sorusuna ise Aslantuğ şu cevabı verdi: “Televizyon projeleri arasında derinliğe sahip işlerin sayısı azaldı. 68 kuşağının sanat diliyle derinleşen yönetmenlerin izlerini sürmek giderek zorlaşıyor.”
Sinema Sektöründe Usta-Çırak İlişkisi
Sohbetin devamında Mehmet Aslantuğ, sinema sektöründe usta-çırak ilişkisinin önemine değindi. 40 yıllık kariyerinde birçok yönetmenle çalıştığını ve bu süreçte elde ettiği deneyimlerin onu olgunlaştırdığını belirtti. “Yönetmenle aktör arasındaki ilişki, filmin başarısında belirleyicidir,” diyen Aslantuğ, “Özellikle genç yönetmenler, bu dönemde yalnızlaşıyorlar. Onları destekleyen, öğreten bir sistem artık çok nadir bulunuyor. Sinema sektörü yalnızca teknik bilgiyle değil, aynı zamanda felsefi ve psikolojik derinlikle de beslenmeli.”
Mehmet Aslantuğ; “Enerjimizi Çalan İklim”
Aslantuğ’un sinema sohbetinde Türkiye’deki sanat üretiminin karşılaştığı zorluklar da gündeme geldi. Aslantuğ, ülkenin politik ve ekonomik ikliminin sinema sektörü üzerinde ciddi etkiler yarattığını ifade etti. “Ekonomik zorluklar, sanatın önüne geçiyor. Güvenlik kaygılarıyla sınırlı bir dil, yaratıcı enerjimizi tüketiyor” diyerek mevcut durumun sektörü zorladığını belirtti. Bu durumun, birçok projeyi duraksattığını ve sinema anlatısının zayıfladığını dile getiren Aslantuğ, “Hikaye anlatıcılığımız bozuldu. Oysa sinema, anlam yaratmanın en güçlü yollarından biridir” dedi.
Sinema Sektöründe Derinlik ve Anlam Arayışı
Sohbetin sonunda, Burak Göral’ın “Yeni dönem yönetmenlerin eserlerinde aradığınız derinliği buluyor musunuz?” sorusuna Aslantuğ, şu yanıtı verdi: “Yeni yönetmenlerin birçoğu teknik açıdan yetenekli, ancak hikaye anlatıcılığında derinlik eksikliği var. Bizim kuşağımızın filmleri bazen zorlayıcı olabiliyordu, ama her zaman bir derdimiz vardı. Şimdi ise sadece yüzeysel hikayelerle yetiniliyor.”
Mehmet Aslantuğ’un Antalya Film Forum’da gerçekleştirdiği sinema sohbeti, katılımcılara sinema dünyasının değişen dinamikleri hakkında kapsamlı bir perspektif sundu. Aslantuğ’un özellikle genç yönetmenlere olan çağrısı, sinema sektörünün geleceği için umut vericiydi: “Anlam yaratmak, her şeyin ötesinde bir gerekliliktir. Sinema, sadece bir sanat değil, aynı zamanda bir arayıştır.”