Paylaş:
2025 yılı, yaratıcı endüstriler için teknolojik bir sıçrama noktası olmanın ötesinde; hızın beraberinde getirdiği risklere karşı insani değerlerin ve özgünlüğün yeniden merkeze alındığı bir denge yılı olarak kayıtlara geçti. Kreaktivist olarak yıl boyunca yürüttüğümüz saha araştırmaları, derinlemesine röportajlar ve radarımıza takılan küresel gelişmeler, sektörün geçirdiği bu köklü dönüşümün evrelerini berrak bir biçimde ortaya koyuyor.
Kültür Politikaları dosya konusu ile başladığımız 2025’de; Tasarım, Ekran Endüstrileri, Yeni Anlatılar, Yaratıcı Ekonomi ve 2030 Vizyonu başlıklarıyla yaratıcı kültür endüstrilerinin dinamik dünyasını sayfalarımıza taşıdık. Röportajlarda, yaratıcı emek ve telif hakları üzerine derinlemesine tartışmalar öne çıkarken, yapay zekâ ve dijital dönüşüm, üretim süreçlerinden stratejik kararlara kadar her alanda gündemi belirledi. Yerelden ulusala, oradan da küresel ölçekteki gelişmeler, kurumsal devirlerden etik tartışmalara kadar yaratıcı endüstrilerin çok katmanlı bir yapıda ilerlediğini gösterdi.
2025 projeksiyonları, endüstrinin dinamizmini daha da netleştiriyor. Kültürel ve yaratıcı endüstriler küresel bazda yıllık yaklaşık 2,2 trilyon dolar gelir üretiyor. Bu da dünya GSYH’sinin yaklaşık %3,1’ini oluşturuyor ve 2034’e kadar %4,29 oranında istikrarlı bir büyüme bekliyor. Ülkelere ve bölgelere göre kapsamı değişiklik göstermekle birlikte, sinema, tiyatro, müzik, mimarlık, edebiyat, etkinlik – organizasyon, oyun – yazılım, reklamcılık, modanın aralarında bulunduğu 16 alt sektör küresel çapta 50 milyon insana istihdam sağlıyor, özellikle gençler ve kadınlar için özel fırsatlar sunarak kapsayıcılık açısından kritik bir rol üstlendiğini gösteriyor.
Peki, 2025 yılında yaratıcı kültür endüstrilerinin heyecan verici ve katmanlı dünyasında başka neler yaşandı? Kreaktivist imzasını taşıyan, yılın hafızasını tazeleyen ve geleceğin stratejilerine ışık tutan özel derlememizde yıla geniş bir çerçeveden baktık.
Stratejik ve Ekonomik Atılımlar
2025 yılı, yaratıcı endüstriler açısından ekonomik ölçekte görünürlük kazanan, stratejik hamlelerle güçlenen ve uluslararası alanda yeni pozisyonlar elde edilen bir dönem oldu. Açıklanan veriler, Türkiye’nin yaratıcı hizmet ihracatında dünyada ilk beş ülke arasına girdiğini ortaya koydu. Özellikle dizi ihracatının 600 milyon doları aşması, bu alanı yalnızca ticari bir başarı başlığına taşımakla kalmadı; kültürel etki, anlatı gücü ve yumuşak güç kapasitesi açısından da stratejik bir kaldıraç haline getirdi. Türk dizileri, farklı coğrafyalarda izleyiciyle kurduğu bağ üzerinden kültürel dolaşımın en etkili araçlarından biri olarak konumlandı.
- Ulusal Yaratıcı Ekonomi Stratejisi: Beykoz Kundura’da gerçekleştirilen INSPIRE Kreatif Ekonomi Zirvesi, Türkiye’nin bu alandaki ilk ulusal stratejisinin lansmanına ev sahipliği yaptı. Strateji; telif hakları, finansmana erişim ve “Createch” (yaratıcı teknolojiler) yatırımlarını odağına aldı.
- Kalkınma Ajanslarının Rolü: İSTKA, İstanbul’u küresel bir inovasyon merkezi yapma hedefiyle 450 milyon TL bütçeli üç yeni mali destek programını (İkiz Dönüşüm, Yapay Zekâ Teknolojileri, İşbirliği İstanbul) duyurdu. “Anadoludakiler” projesiyle yerel zanaat ve kültürel miras, ekonomik bir değerle küresel vitrine taşındı.
- Tiyatro Sahneleri Yaz Boyu Açık Kaldı: Tiyatro Kooperatifi, Haziran ayında ekonomik zorluklara karşı sahne sanatlarının birleştirici gücünü vurgulayan “Bu Yaz Sahnelerimizi Kapatmıyoruz” kampanyasını başlattı. Kooperatif üyesi tiyatrolar, yaz ayları boyunca kapılarını açık tutarak seyirciyle olan dayanışmasını sürdürdü.
- AB’den Kültüre Tarihi Destek: Avrupa Komisyonu, 2028-2034 dönemi için Agoraeu Programı’na 8.6 milyar Euro ayrılmasını içeren yeni uzun vadeli bütçe teklifini sundu. Ayrıca, 2026-2027 dönemi için 14 milyar Euroluk devasa bir yatırım paketi olan Ufuk Avrupa (Horizon Europe) Ana Çalışma Programı kabul edildi.
- Global İş Birlikleri ve Dev Anlaşmalar: Yapım şirketi Yash Raj Films, üç büyük Bollywood filminin çekimlerini İngiltere’ye taşıyacağını duyurdu. Yılın en dikkat çeken haberi ise Netflix ve Warner Bros. Discovery’den geldi; Netflix’in Warner Bros. stüdyolarını ve HBO Max’i içeren tarihi anlaşması resmiyet kazandı. Aralık ayında ise dünya eğlence endüstrisinin iki büyük oyuncusu, OpenAI ile Disney, yapay zekâ destekli video üretimi alanında çarpıcı bir anlaşmaya imza attı. OpenAI’nin kısa format video üretim platformu Sora, Disney’in lisanslı içeriğiyle yeni bir döneme girdi.
- Tasarım Politikası Yeniden Şekillendi: Dünya Tasarım Örgütü (WDO) ve BEDA işbirliğiyle hazırlanan Avrupa’da Tasarım Politikası Haritalaması Raporu (Design Policy Mapping in Europe Report) yayımlandı. Tasarımın Avrupa’daki rolünü kapsamlı biçimde inceleyen rapor, kıtanın tasarım politikası uygulamalarını karşılaştırmalı bir çerçevede haritalandırdı.
- Adil Paylaşımda ilk Adımlar: Alman Müzik Eserleri Telif Hakları Kurumu GEMA, dijital müzik dünyası için devrim niteliğinde bir adım attı. Kurum, çevrimiçi telif ücretleri üzerinden aldığı komisyonu önemli ölçüde azaltacağını duyurdu.
- Digiage’in Uluslararası Ortaklığı: Türkiye’nin oyun ve yaratıcı teknoloji topluluğu Digiage, Avrupa’nın kültürel ve yaratıcı sektörlerdeki yenilik ağı EIT Culture & Creativity’ye “İş Birliği Ortağı” sıfatıyla katılarak stratejik bir adım attı.
Kültürün Yükselişi ve Hareket Zamanı
2025 yılı, Türkiye’de ve dünyada kültürel mirasın korunması, yeniden yorumlanması ve çağın imkânlarıyla geleceğe taşınması açısından hareketli bir döneme yaşadı. Kültür politikaları, yalnızca koruma refleksi etrafında şekillenmedi; erişim, katılım ve kültürel dolaşım başlıklarıyla daha geniş bir zemine yayıldı.
- Varlıkların Ana Vatanına Dönüşü: Kültür ve Turizm Bakanlığı, aralarında Roma İmparatoru Marcus Aurelius’a ait nadide bir mermer heykelin de bulunduğu 23 önemli tarihi eserin Türkiye’ye iadesini sağlayarak diplomatik bir başarıya imza attı. Benzer bir etik hassasiyet küresel ölçekte de karşılık buldu; Fransız hükümeti, sömürge döneminden kalan kültürel varlıkların iadesini hızlandıracak kapsamlı bir yasa taslağı hazırladığını duyurdu.
- Müze Deneyiminde Yeni Yaklaşımlar: İklim kriziyle mücadele kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen “Gece Müzeciliği”, ziyaretçilere sıcaklıklardan etkilenmeden kültürel keşif yapma imkânı sundu. Öte yandan, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin deprem güvenliği gerekçesiyle yıkılması, mimarlık dünyasında derin tartışmaları beraberinde getirdi. Uzmanların güçlendirme seçenekleri üzerindeki ısrarına rağmen eylül ayında gerçekleşen yıkım, modern mimari mirasın korunması konusundaki hassasiyetleri gündemin üst sırasına taşıdı.
- Dijital Arkeoloji ve İmmersif Deneyimler: Dubai’de yapay zekâ desteğiyle 5.000 yıllık kadim yerleşimler gün ışığına çıkarılırken, UNESCO ise çalınan eserlerin iadesiyle doğru orantılı olarak hacmi küçülen dünyanın ilk “Sanal Çalınan Varlıklar Müzesi“ni ziyarete açtı. Türkiye’de ise UNESCO Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması Sözleşmesi’nin 20. yılı, özel etkinliklerle kutlanarak bu alandaki kolektif bilinci tazeledi.
- Diplomasi ve Küresel Forumlar: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen CCIF, kültürel diplomasi ile yaratıcı endüstrileri aynı platformda buluşturdu. Ekim ayında Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen MARUF dördüncü kez “Çözüm Üreten Kentler” mottosuyla kentsel dönüşüm ve kültür ilişkisini masaya yatırdı.
- Mısır’ın 20 Yıllık Tarihi İmzası: Giza Platosu’nda yükselen Büyük Mısır Müzesi (GEM), 79 yüksek düzey heyetin katıldığı görkemli bir törenle kapılarını açtı. Piramitlerin gölgesindeki bu devasa yapı, tek bir medeniyete adanmış en büyük kültür mabedi olma özelliğiyle küresel bir olay haline geldi.
- İstanbul Bienali’nin Şehirdeki İzi: 18. İstanbul Bienali, küratör Christine Tohme imzasıyla Beyoğlu ve Karaköy hattında 47 sanatçının eserlerini sekiz farklı mekânda izleyiciyle buluşturdu. Etkinlik, iki ayda 600 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayarak sanatın kentsel dokuyla kurduğu güçlü bağı bir kez daha kanıtladı.
- Katılımcı Kültür Politikaları: 2025 yılında Kreaktivist’e görüş veren akademisyenler, kültür politikalarının bürokratik sınırları aşarak toplumun her kesimini kapsayan katılımcı bir modelle inşa edilmesinin önemine vurgu yaptılar. Doç. Dr. Serhan Ada, göçmenlerden sanatçılara kadar uzanan “aşağıdan yukarıya” bir yapı önerirken; Prof. Dr. Bertil Emrah Oder, teorik söylemlerin ötesine geçerek eyleme odaklanılması gerektiğini belirtti. İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece ise “Ortaklaşa” programı üzerinden sivil toplum ve yerel yönetimler arasında güvene dayalı bir ekosistem inşa edilmesinin başarısını paylaştı.
Teknoloji ve Yapay Zekâ (YZ) Devrimi
2025 yılı, yapay zekânın yaratıcı endüstrilerdeki konumunun köklü biçimde yeniden tanımlandığı bir dönüm noktası oldu. Mayıs ayında “yaratım ortağı” olarak konumlanan yapay zekâ, kasım ayında yaşanan büyük atılımla birlikte üretim süreçlerinin tamamını etkileyen yeni bir evreye taşındı. Bu sıçrama, 2007’de iPhone’un piyasaya çıkışıyla karşılaştırılacak ölçekte değerlendirildi ve 2026 beklentilerini şimdiden yukarı çekti.
- Google’ın Gemini 3 Hamlesi: Google, Gemini 3 modelini arama ekosistemine entegre ederek “güvenilir ve üretken dijital asistan” kavramını bir üst seviyeye taşıdı. Modelin sunduğu yeni “düşünme modu”, klişelerden arınmış bir zihin ortağı işlevi görüyor. Gemini 3 Pro Image (Nano Banana Pro) ise kamera açısı ve alan derinliği gibi profesyonel kontrollerle görsel üretimde teknik sınırları zorluyor. Çok adımlı görevleri yöneten Gemini Agent ve kodlama odaklı Google Antigravity, operasyonel süreçlerde otomasyonun yeni standartlarını belirliyor.
- OpenAI ve Anthropic Rekabeti: OpenAI, arama pazarındaki varlığını GPT Atlas ile pekiştirirken, GPT-5.1 güncellemesiyle etkileşime empatik bir ton ve duygusal zekâ derinliği kazandırdı. Karmaşık analizleri teknik terimlere boğulmadan çözen Thinking modu, kullanıcı deneyimini rafine hale getirdi. Ancak bu alandaki liderlik tanımı, Anthropic’in Claude Opus 4.5 modelini duyurmasıyla yeniden şekillendi. Özellikle yazılım geliştirme testlerindeki yüksek skorları ve gerçek dünya muhakeme yeteneğiyle Opus 4.5, yapay zekâda zirvenin sürekli yer değiştiren bir nokta olduğunu gösterdi.
- Tasarımda Mekânsal Dönüşüm: 2024 yılını bir “merak evresi” olarak geride bırakan Apple Vision Pro, 2025 yılında mimarlık ofislerinden film setlerine kadar geniş bir yelpazede günlük iş akışının asli parçası haline geldi. Sanal gerçekliğin (VR) yerini alan “Spatial Computing” (Mekânsal Bilgi İşlem), tasarımcıların artık iki boyutlu ekranların ötesine geçerek doğrudan “boşluğa” ve üç boyutlu derinliğe tasarım yapabildiği bir dönemi başlattı.
- Ecosystem Spotlight; FabriKHAS: 2025 yılında yaratıcı teknoloji takviminin en önemli duraklarından biri, Kadir Has Üniversitesi bünyesinde kapılarını açan FabriKHAS oldu. Türkiye’nin en modern teknolojik üretim ve mentorluk merkezi olarak konumlanan yapı; film, oyun ve animasyon profesyonellerini tek bir çatı altında buluşturarak ‘yaratıcı kuluçka’ kavramına yeni bir soluk getirdi.
- Kreaktivist’e değerlendirdiler: Yapay zekâ kullanımı prodüksiyon sürelerini ortalama %40 oranında kısaltırken, bu durum yaratıcı endüstrilerde bir “değer enflasyonu” doğurdu. Gerçek ustalığın ve insani derinliğin kıymeti bu yeni düzende daha da belirginleşti. MGX Studio’dan Halit Gülmez, sanal prodüksiyonun post-prodüksiyonu bizzat deneyimlenen bir sürece dönüştürdüğünü vurgularken; dijital sanatçı Gökhan Doğan, dijital sanatın geliştiği alanı bir iletişim mecrasından ziyade bir deneyim sahası olarak tanımladı. YAYFED Başkanı ve İTO YK Üyesi Münir Üstün ise yayıncılık dünyasındaki dönüşümü, yayıncıları birer “kültür tasarımcısı” olarak yeniden konumlandırarak özetledi.
Yeni Başlangıçlar, Başarıyla Devam Edenler
Yaratıcı kültür endüstrilerinin sivil toplum yapılanmasında 2025 yılı, kapanışlardan çok geçişlerle hatırlanacak bir yıl oldu. Kurumlar, meslek birlikleri ve sektör örgütleri için bu dönem; görev devirlerinin, yeniden seçilen yönetimlerin ve kurumsal sürekliliği güçlendiren kararların öne çıktığı bir eşik yarattı.
- Müzecilikte Tarihi Devir Teslim: Türk müzecilik tarihinin en önemli figürlerinden biri olan ve 2003 yılından bu yana Sakıp Sabancı Müzesi Müdürlüğü görevini büyük bir titizlikle yürüten Dr. Nazan Ölçer, bayrağı Prof. Dr. Ahu Antmen’e devretti.
- Tasarım Dünyasında Yeni Kimlik: İDEALİST Tasarım Derneği, gerçekleştirdiği Seçimli Olağan Genel Kurulu ile 2025–2027 dönemi yönetim kadrosunu belirledi. Dernek, bu kurulla birlikte ismini resmen “İDEALİST Tasarım Derneği” olarak tescilleyerek, tasarım disiplinleri arasındaki birleştirici gücünü ve sektörel kimliğini daha net bir zemine oturttu.
- Yayıncılıkta Deneyim ve İstikrar: Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 26. Olağan Genel Kurulu, sektördeki istikrarın önemini bir kez daha vurguladı. Kenan Kocatürk’ün yeniden Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendiği bu yeni dönemde, Genel Sekreterlik makamı üçüncü kez Nazlı Berivan Ak’ın tecrübesine emanet edildi.
- Kreatif Endüstrilerin Stratejik Yönetimi: TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi, olağanüstü başkanlık divanı seçimi için bir araya geldi. A. Ata Kavame yeniden Meclis Başkanı seçilirken, Başkan Yardımcılığı görevine LH Post Prodüksiyon’dan Gamze Şernaz getirildi.
- Sahne ve Sinema Emekçilerinin Güveni: Meslek birlikleri cephesinde de “güven tazeleme” teması hâkimdi. Sinema ve Dizi Oyuncuları Meslek Birliği (BİROY) seçimlerinde Renan Bilek, üçüncü kez üst üste başkanlık koltuğuna oturarak oyuncu hakları mücadelesindeki kararlılığını pekiştirdi. Benzer şekilde, BSB Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nde Bahriye Kabadayı Dal üyelerin oylarıyla güven tazeleyerek telif hakları ve sektörel dayanışma ajandasını yeni döneme taşıdı.
“İnsani Direniş” ve Etik Tartışmalar
2025, yaratıcı kültür endüstrilerinde teknolojik sıçramaların gölgesinde kalan etik fay hatlarının görünür hâle geldiği bir yıl olarak da tarihe geçti.
- Dogma 25 Manifestosu: Cannes Film Festivali’nde ilan edilen Dogma 25, sinemanın algoritmik tüketim ve dijitalleşme tarafından kuşatılmasına karşı güçlü bir estetik isyan olarak doğdu. On maddeden oluşan bu manifesto, kusursuzluğun yapaylığına karşı öngörülemez ve “insani” olanın kusurlu güzelliğine dönüş çağrısı yaptı.
- Yaratıcı Emeğin Korunması: 100 aşkın yazarın bir araya gelerek yayımladığı açık mektup, yapay zekâ eğitiminde kullanılan izinsiz içeriklere karşı yayınevlerini somut önlemler almaya davet etti. Türkiye’de ise bu mücadele kurumsal kazanımlarla karşılık buldu. Ayrıca “İllüstratörlük” mesleği resmi statü kazandı. MÜYORBİR’in uluslararası SCAPR ve PPL anlaşmaları ise Türk müzisyenlerin küresel telif haklarını sistematik bir güvence altına aldı.
- Hikâyenin Etik Sınırları: Sektörün usta isimleri Kreaktivist Dergisine verdikleri röportajlarda, anlatıcılığın köklerini etik bir perspektifle yeniden tanımladı. Türkan Şoray, Türk sinemasında cesur senaryoların ve yaş alan kadının güzelliğini fark eden bir bakış açısının eksikliğine dikkat çekerken; Ezel Akay, tasarımın hikâyedeki gücünü “dokunulabilir bir düşünce biçimi” olarak niteledi. Prof. Dr. Evrim Ölçer Özünel, hikâyenin artık yalnızca anlatılan bir unsur olmaktan çıkıp tasarlanan, yaşayan bir organizmaya dönüştüğünü vurguladı. Belgesel fotoğrafçı Hilal Bayar ise görsel üretimde asıl meselenin teknik doğruluktan ziyade, neyin neden gösterildiğiyle ilgili etik sorumluluk olduğunu hatırlattı.
- Küresel Ekonomik Kaygılar ve Toplumsal Kırılmalar: ABD Başkanı Donald Trump’ın “Film Vergisi Planı”, küresel teşvik sistemlerini haksız rekabet olarak niteleyerek endüstride ciddi bir endişe yarattı. Ancak Türkiye özelinde asıl sarsıcı gelişme, ağustos ayında başlayan ve yaratıcı disiplinlerin tamamına yayılan #MeToo benzeri ifşa süreci oldu. Taciz ve cinsel şiddet iddialarının şeffaflıkla dile getirildiği bu süreç, Akbank Sanat Film Festivali’nin iptaline kadar uzanan toplumsal bir yüzleşmeyi ve etik bir dönüşümü tetikledi.
Sürdürülebilirlik ve Gelecek Vizyonu
Yaratıcı kültür endüstrilerinin çevresel ve toplumsal sorumluluklarını stratejik birer büyüme modeline dönüştürdüğü 2025 yılı, 2030 hedeflerine giden yolun somut adımlarla örüldüğü bir final perdesi sundu. Barselona’da gerçekleşen Mondiacult 2025 zirvesinde 160’tan fazla ülkenin, kültürün 2030 sonrası bağımsız bir Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SDG) olması konusundaki uzlaşısı, bu dönüşümün küresel tescili oldu.
- Yeşil Dönüşüm ve Döngüsel Tasarım: İSTKA ve DCube iş birliğiyle hazırlanan Döngüsel Tasarım Raporu, tasarımın sürdürülebilirlik süreçlerindeki merkezi konumunu belirginleştirdi. CerModern ise Türkiye’nin ilk “Kültür-Sanat Sürdürülebilirlik Raporu“nu yayımlayarak 2030 yılında karbon nötr olma hedefini kamuoyuyla paylaştı. Küresel devlerde bu alanda hassasiyetlerini gösteren adımlar attılar. Microsoft ve Sony karbon nötr konsol üretimine geçerken, Fransa ultra hızlı modaya karşı yasal önlemler alan ilk ülke olarak tarihe geçti.
- Yerelden Avrupa’ya Uzanan Vizyon: İKSV tarafından Avrupa Birliği desteği ve Marmara Belediyeler Birliği iştirakiyle yürütülen “Ortaklaşa” programı, üç yıllık başarılı sürecini tamamlayarak yeni bir boyuta evrildi. Program, Culture Action Europe iş birliğiyle Avrupa ağına dâhil olarak yerel dinamikleri kıta ölçeğine taşıyan stratejik bir eşiği temsil ediyor.
- 2030’a Bakış ve “Takımyıldızı” Stratejisi: İnsan İnovasyon Tasarımcısı Arzu Kaprol, döngüsel tasarımı bir sorumluluk olarak tanımlarken; moda tasarımcısı Belma Özdemir, 2030 vizyonunun zanaat ve teknolojinin sentezinde gizli olduğunu vurguladı. TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi Başkanı Ata Kavame, Türkiye’nin kültürel zenginliğini fikri mülkiyet (IP) merkezli bir ihracat gücüne dönüştürme hedefini açıklarken, YEKON Başkanı Sertaç Ersayın bireysel başarıların ortak bir “takımyıldızına” dönüştürülmesi gerekliliğine işaret etti.
Geleceğin Şafağında: 2026 ve Ötesi
Kreaktivist sayfalarında yıl boyu iz sürdüğümüz her gelişme; verimliliğin hızla, üretimin ise etik sorumlulukla harmanlandığı hibrit bir çağın habercisiydi. Endüstri profesyonellerinin de öngördüğü gibi, önümüzdeki dönem yapay zekânın yarattığı içerik bolluğunun içinde “sahici” olanı bulma çabasıyla şekillenecek. Yılın son sayısında görüşlerine başvurduğumuz endüstri profesyonelleri 2026 yılının, yapay zekânın (YZ) taklit yeteneğiyle üretilen içeriklerin devasa bir bolluk yaratacağı, ancak bu durumun yaratıcı endüstrilerde bir “değer enflasyonu” doğuracağı bir yıl olarak gördüklerini belirttiler. Diğer yandan teknolojiyi etik bir çerçeveyle harmanlayan, bireysel başarıları “takımyıldızı” stratejisiyle ulusal bir hikâyeye bağlayan ve “insana dokunan” anlatıların kazandığı bir evreye geçmesi de beklentiler arasında.














