Paylaş:
Yaratıcı Endüstri Dünyasında #SusmaBitsin Dayanışması

Türkiye’de yaratıcı endüstriler, son dönemde yaşanan bir dizi ifşayla sarsılıyor. Kültür ve sanat sektörlerinin farklı alanlarından gelen taciz, mobbing ve güç istismarı iddiaları, sosyal medya üzerinden başlayan ve hızla büyüyen bir dayanışma hareketine dönüştü. Özellikle kadınlar ve LGBTİ+ bireylerin paylaştığı sarsıcı bilgiler, sektördeki köklü sorunların görünür hale gelmesini sağladı ve #SusmaBitsin etiketini yeniden canlandırdı.
İfşa dalgası, bazı fotoğrafçıların sektördeki güçlerini kullanarak istismar alanları yarattığı iddialarıyla başladı. İddialar; fotoğrafçılardan oyunculara, yönetmenlerden sanat eleştirmenlerine kadar farklı alanlarda gündeme gelirken, mesleki dayanışma ağları ve kurumlar da konuya dair açıklamalar yaptı. Sosyal medya platformlarında paylaşılan mesajlaşmalar ve hikâyeler, bu durumun münferit değil, yapısal bir sorun olduğunu ortaya koydu. Sanat ve edebiyat dünyasının önde gelen isimleri de bu tartışmalara katılarak, mağdurlara destek verdi.
#SusmaBitsin Süreci Nasıl Başladı?
İfşalar ilk olarak fotoğrafçı Mesut Adlin’in reşit olmayan bir bireyle mesajlaştığına dair paylaşımlarla başladı. Bu mesajların ardından Manifest grubu, Adlin ile gerçekleştirilecek çekimleri iptal etti. Adlin ise sosyal medya aracılığıyla, bu iletişimi kurduğu kişinin yaşını öğrendiğinde konuşmayı sonlandırdığını, ifşaların bağlamdan koparıldığını dile getirdi. Bu başlangıcın ardından ifşalar oyuncular, yönetmenler, müzisyenler ve sanat eleştirmenlerine kadar uzanan geniş bir alanda devam etti. Mesaj ve tanıklık paylaşımları, sorunların bireysel değil, sistematik olduğunu gösterdi.
Dayanışma Açıklamaları
26 Ağustos 2025’te yayımlanan ortak bir metinle 178 kadın edebiyatçı, mağdurlara desteklerini açıkladı. Bildiride, edebiyatın toplumsal hafızayı kayda geçirme sorumluluğuna dikkat çekilerek, fail olarak belirtilen kişilerin ve onları koruyan yapıların unutulmayacağı ifade edildi. Oyuncular Sendikası ise üyelerine yönelik çağrı yaparak, yaşanan her türlü sınır ihlalinin kendilerine bildirilmesini istedi ve gerekli hukuki adımların atılacağını duyurdu. Oyuncular Sendikası, Ekim 2024’te yaptığı bilgilendirmelerle, auditionlarda yaşanan taciz ve istismarları da gündeme getirmiş, “Ulusal Audition Kuralları” üzerine çalıştıklarını açıklamışlardı.
Kurumsal Tepkiler ve Kararlar
Kurumsal tepkiler somut adımlara dönüştü: Tasarımcı Yaprak Civan’ın yönetmen Selim Evci’ye karşı fiziki taciz iddiasını sosyal medyada paylaşmasının ardından, dijital platform MUBI Evci’ye ait filmleri yayından kaldırdı. Akbank Sanat ise Evci ile iş ilişkisinin sonlandırıldığını ve 22. Kısa Film Festivali’nin iptal edildiğini açıkladı. AICA Türkiye, üyeleri Kültigin Kağan Akbulut, Murat Alat, Oğuz Karayemiş ve Ahmet Ergenç hakkında etik soruşturma başlattı. Akbulut, Argonotlar platformundan ayrıldı ve platform yayınlarını askıya aldı.
İfşa Ağı Genişliyor
Oyuncu Aslıhan Gürbüz, bir meslektaşının yaşadığı taciz olayını paylaşarak, sektörde mağdurların yalnız olmadığını gösterdi ve “Eğer sizi istismar eden birisiyle arkadaşsam, bana yazın ve bu durum değişsin” çağrısıyla güçlü bir dayanışma mesajı verdi. Oyuncu Gizem Güçlü’nün, bir menajerden gördüğü taciz nedeniyle açtığı davanın sonucunu açıklaması, bu ifşaların hukuki boyutunu da gözler önüne serdi. Güçlü’nün, kişisel verilerinin yasa dışı ele geçirilmesi suçundan hapis cezası alan menajerle ilgili paylaştığı bilgiler, sektördeki güç istismarı mekanizmalarının ciddiyetini vurguladı.
İfşalar, sektördeki genç ve yeni yeteneklerin üzerindeki baskıyı ve “susma” kültürünü de tartışmaya açtı. Mağdurların birçoğu, kariyerlerini tehlikeye atmamak için sessiz kalmak zorunda bırakıldıklarını belirtti. Ancak son günlerde yaşanan gelişmeler, bu durumun değişmekte olduğunu gösteriyor. Hareketin en önemli kazanımlarından biri, yaratıcı endüstrilerin “parlak ve ideal” imajının ardındaki karanlık yüzü görünür kılması oldu. Yaşananlar, sektörde daha güvenli ve etik bir çalışma ortamı oluşturulması için acil adımlar atılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Mağdurların cesur adımları ve toplumsal dayanışma, bu dönüşümün itici gücü olma potansiyeli taşıyor.
Kreaktivist olarak, kültür ve sanat sektöründe yaşanan gelişmeleri titizlikle takip etmeye devam ediyoruz. Mağdurların sesinin duyulması, kurumsal sorumlulukların yerine getirilmesi ve güvenli çalışma ortamlarının sağlanması için farkındalık yaratmayı sürdüreceğiz. Unutulmamalıdır ki, bu tür süreçler zaman zaman kişisel anlaşmazlıkların ve yanlış anlaşılmaların da iddialara yansıma riski taşıyabilir. Bu nedenle hukuki süreçlerin şeffaf ve titizlikle yürütülmesi hem mağdurlar hem de iddia edilen kişiler için adil bir yaklaşımın sağlanması açısından hayati önem taşıyor. Sürecin doğru yönetilmesi ve kalıcı bir çözüm bulunması, sadece bireysel ifşalarla değil, topyekûn bir sektör kültürü değişikliğiyle mümkün olacaktır.