Sanatın yıllar içinde yıpranan renklerini ve detaylarını yeniden canlandırmak için Yeni Bir Yapay Zeka Projesi devreye giriyor. Avrupa Birliği’nin desteklediği PERCEIVE projesi, 12 önemli kurumun iş birliğiyle sanat korumada devrim niteliğinde bir adım atıyor. Yapay zeka ve sanat dünyasının buluştuğu bu proje, sanat eserlerinin orijinal renklerini dijital olarak geri getirmeyi amaçlıyor. Bu girişim, başta Norveçli ünlü ressam Edvard Munch’un Çığlık eseri olmak üzere birçok başyapıtı geleceğe taşımaya hazırlanıyor.
PERCEIVE, sanatın geleceği için renkleri ve detayları dijital ortamda yeniden yapılandırmayı hedefleyen bir yapay zeka sistemi geliştiriyor. ArtNews’e yapılan açıklamaya göre bu sistem, sanat koruma uzmanları, küratörler ve sanatseverler için büyük bir adım olacak. Proje kapsamında geliştirilen yapay zeka araçları sayesinde heykeller, tablolar, kağıt üzerindeki eserler, tekstil, fotoğraflar ve artırılmış gerçeklik eserlerinin orijinal renklerine ulaşılabilecek.
Çığlık’tan Geleceğe: Renklerin Yeniden Doğuşu
Proje kapsamında üzerinde en çok çalışılan eserlerden biri, Edvard Munch’un Çığlık tablosu. 1893’te yaratılan bu başyapıt, Munch’un güneşin batışı sırasında gördüğü dramatik renkleri tuvale yansıtmasıyla sanat tarihinde kalıcı bir yer edindi. Ancak, sanat koruma dünyasının büyük sorunu olan ışık ve nemin yıllar içinde eserlere verdiği zarar, Çığlık‘ın renklerinin de solmasına neden oldu. Özellikle 1910 versiyonunun 2004’teki hırsızlığı ve sonrasında oluşan nem hasarı, bu eserin doğal renklerine erişimi daha da zorlaştırdı.
MUNCH Müzesi ve PERCEIVE projesindeki diğer partnerler, Çığlık‘ın iki versiyonu üzerinde çalışarak eserin orijinal renk kimyasını ortaya çıkarmak için yapay zeka teknolojilerini kullanıyor. Munch’un gördüğü derin kırmızılar ve mavi tonları, yapay zeka algoritmaları yardımıyla yeniden canlandırılacak. Proje, bu eserlerin 1893’teki renklerinden 2093 ve ötesine nasıl evrilebileceğini gözler önüne sermeyi hedefliyor.
Sanat ve Teknolojinin Etik Boyutu
PERCEIVE projesinin bir diğer önemli yönü ise sanat korumanın etik boyutuna odaklanması. Proje lideri Irina Crina Anca Sandu, sadece bilimsel doğrulukla yetinmediklerini, aynı zamanda sanatın insani boyutunu da göz önünde bulundurduklarını vurguluyor. Munch’un ruhsal sorunlarını ve iç dünyasındaki kaosu yansıttığı Çığlık, sadece bir sanat eseri değil, insanlık mirasının bir parçası olarak kabul ediliyor. Bu nedenle eserin dijital ortamda canlandırılması sırasında sanatçının niyetini ve eserinin verdiği mesajı korumak projenin temel hedeflerinden biri.
Sanatın korunması ve dijitalleştirilmesi sırasında, yapay zeka teknolojilerinin etik sınırları da büyük bir tartışma konusu. Sandu’nun da belirttiği gibi, sanat eserlerinin orijinalliğini ve anlamını bozmadan dijital ortamda yeniden yaratmak büyük bir sorumluluk. PERCEIVE, bu etik sorulara cevap bulmaya çalışırken, sanatın geçmişten geleceğe taşınması için yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.
Yapay Zeka ile Sanatın Geleceği
Sanatın renklerini dijital ortamda yeniden canlandırmayı hedefleyen bu yapay zeka projesi, yalnızca Munch’un eserleriyle sınırlı kalmıyor. Projeye katılan kurumlar arasında Chicago Sanat Enstitüsü’nden Paul Cézanne’ın eserleri ve Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi’nden Pompeii freskleri de yer alıyor. Her biri, yapay zeka yardımıyla eski ihtişamına kavuşmayı bekleyen sanat hazineleri olarak projenin bir parçası.
2026’da sona erecek olan proje, sanatın gelecek nesillere en doğru haliyle aktarılmasını amaçlıyor. PERCEIVE’in dijital renk yeniden yapılandırma araçları, sanatın geleceği için büyük bir adım olarak kabul ediliyor. Proje tamamlandığında, renk bilgisi deposu, ışık hasarı tahmin sistemi ve web tabanlı renk tahmini gibi araçlar herkesin kullanımına açık hale getirilecek.
Bu gelişmeler, yapay zeka ile sanatın birleştiği yeni bir dönemin habercisi. PERCEIVE, sanatın gelecekte nasıl korunacağı ve dijital ortamda nasıl yeniden canlandırılabileceği konusunda önemli bir yol haritası çiziyor.