Paylaş:
Paris’teki ünlü Notre Dame Katedrali, 2019 yılında çıkan yangınla büyük zarar görmüş ve onarılmaya başlanmıştı. Bu süreçte, katedralin altına yapılan kazılar, arkeologlara benzersiz bir fırsat sundu. Beş yıl süren restorasyon çalışmaları sırasında yapılan arkeolojik keşif, Notre Dame’ın binlerce yıllık geçmişine ışık tutan çok sayıda eser ortaya çıkardı.
Arkeologlar, sadece yangın sonrası kazılara izin verilen bir alanı incelediler. Fransa’daki önleyici arkeoloji yasaları, toprak altındaki arkeolojik kalıntıların keşfedilmesini ve incelenmesini sağlar. Bu sayede, Notre Dame’ın altındaki katmanlarda kaybolmaya yüz tutmuş tarihi eserler ortaya çıkarıldı. Kazılar 2022 yılında başladı ve bugüne kadar 1.035 adet sanat eseri parçası bulundu. Ayrıca, katedralin zemininde 100’den fazla mezar da gün yüzüne çıktı.
Notre Dame Katedrali’nde Derin Kazılar ve Arkeolojik Keşifler
Notre Dame Katedrali, yapısal olarak çok özel bir anlam taşıyor. Arkeologlar, katedralin zemininde yapılan kazılarda pek çok tarihi bulguya rastladılar. Christophe Besnier liderliğindeki ekip, yalnızca 16 inç derinliğe kadar kazı yapabilmiş olsalar da, buldukları kalıntılar beklenenden çok daha zengindi. Çalışmalar, katedralin yerleşiminden önceki döneme ait önemli eserler sundu.
Bulunan kalıntılar arasında en dikkat çekici parçalardan biri, 13. yüzyıldan kalma bir “jubé” ya da “rood screen” oldu. Bu yapısal parça, koro ile kutsal alan arasındaki bariyer olarak kullanılıyordu. Ayrıca, kayıp heykel başları, özellikle bir İsa figürüne ait olan büyük boyutlu kireçtaşı heykelleri de büyük ilgi gördü.
Orta Çağ İleri Yapım Teknikleri
Kazılar, sadece Notre Dame Katedrali’nin içindeki tarihi eserleri değil, aynı zamanda yapısal inşaat sürecini de aydınlatmış oldu. Orta Çağ’da katedralin inşasında kullanılan teknikler, günümüz mühendislik dünyası için de önemli ipuçları taşıyor. Arkeologlar, katedralin temellerinde kullanılan kütüklerin, özellikle 49 feet uzunluğunda ve yaklaşık 100 yaşında olan meşe ağaçlarının şekillendirilmesinde kullanılan “doloire baltası” tekniği hakkında detaylar buldular. Ayrıca, taşları birleştiren demir kelepçeler, Notre Dame’ın inşa sürecinde kullanılan ilk demir malzemeleri olarak kaydedildi.
Orta Çağ’daki marangozların kullandığı büyük kütükler, Seine Nehri boyunca taşınarak katedralin inşasına katkı sağlamıştı. Demir kelepçeler, katedralin yapısının zaman içinde nasıl sağlamlaştığını ve taşların nasıl sabitlendiğini gösteriyor. Ayrıca, 13. yüzyıldan kalma ikinci bir çatı katmanı, yeniden kullanılan malzemelerin önemli bir örneği olarak kaydedildi.
Notre Dame Katedrali, Yeni Bir Arkeolojik Keşif Zamanı
Birçok tarihi eser ve yapı, katedralin orijinal inşa süreci hakkında yeni bilgiler sunarken, ayrıca daha önce fark edilmeyen temeller de gün yüzüne çıktı. Katedralin büyük yapısının altında, uzun kirişler aracılığıyla yapı ağırlığını dengeleyen taş sütunlar bulundu. Bu arkeolojik bulgular, katedralin inşa aşamasındaki mühendislik becerisini ve Orta Çağ’daki yapı tekniklerini daha iyi anlamamızı sağladı.
Bu kazılar, sadece Notre Dame Katedrali’ni değil, aynı zamanda Orta Çağ’da yapılan inşaat çalışmalarının arkeolojik araştırmalar için ne kadar değerli bir kaynak olduğunu da ortaya koydu. Katedralin çatılarındaki büyük gül pencerelerinin, bu kazılarla daha da belgelenen tarihi eserler arasında olması, aynı zamanda bu değerli yapıtların korunmasını sağlayacak yeni bir bakış açısı sunuyor.
Arkeologlar için bu keşifler, sadece geçmişe dair bilgi sağlamakla kalmadı, aynı zamanda Notre Dame Katedrali gibi bir dünya mirası yapının, ne kadar önemli bir kültürel miras taşıdığını da gözler önüne serdi. Katedralin restorasyonu sürecinde yapılan bu kazılar, Orta Çağ’daki inşaat tekniklerini, sanat eserlerini ve dini yapıları daha iyi anlamamıza yardımcı olacak. Bu tür arkeolojik keşifler, kültürel mirası koruma çabalarının ne kadar değerli olduğunu ve tarihî yapıtların nasıl yenilenerek günümüze aktarılabileceğini gösteriyor.