Paylaş:
Her şey yıkılırken bacalar neden ayakta kalır? Eren İnönü, bu basit ama derin sorudan yola çıkarak yeni fotoğraf sergisi “Görünmeyen Anıtlar”da bacaları kentin görünmeyen hafızası olarak yeniden anlamlandırıyor. 20 Ekim–1 Kasım tarihleri arasında Galeri Işık Teşvikiye’de görülebilecek sergi, endüstri çağının artık tütmeyen bacalarını fotoğrafın zamansız diliyle yeniden solutuyor.
Bacalar, kentin görünmeyen anıtları
Eren İnönü’nün kamerasında bacalar, işlevlerini yitirmiş yapılar olmaktan çıkarak birer “anıta” dönüşüyor. Sanatçı, “Bacaların dimdik duruşları bana değişimi, mimari kaygıyı ve çevre duyarlılığını hatırlatıyor” diyor. İnönü, bu yapıları geçmişin izleriyle bugünün sessiz tanıkları arasında bir köprü olarak konumlandırıyor. Ziyaretçiye, bir fabrikanın kalbinde dolaşma hissi uyandıran sergi, bacaları artık sadece birer üretim kalıntısı değil, aynı zamanda insan emeğinin ve dönüşümün sembolleri olarak ele alıyor. Bu yönüyle “Görünmeyen Anıtlar”, kent estetiği, tarih ve çevre ilişkisini yeniden düşünmeye davet ediyor.

Fotoğraf sergisi olarak yaşayan bir bellek
Eren İnönü’nün fotoğraf sergisi, endüstriyel mimarinin estetiğini belgelemekte Bernd ve Hilla Becher’in yaklaşımını çağrıştırıyor. Ancak İnönü, onların nesnel bakışını duygusal bir derinlikle dönüştürüyor. Bacaları gökyüzünün boşluğuna yerleştirirken, bir yandan modern üretim çağının yükselişini, diğer yandan bu mirasın sessiz çöküşünü anlatıyor. Her karede, zamanın yavaş ilerleyişiyle bacaların solmayan direnci hissediliyor. Siyah beyaz fotoğraflar, hem nostaljik hem de geleceğe bakan bir estetikle izleyiciyi düşünmeye çağırıyor: “Bir gün bu bacalar da yıkıldığında, kent neyi hatırlayacak?”
Mekansal kurgu: Bacanın içinden dünyaya bakmak
Sergi, sadece görsel bir deneyim değil, aynı zamanda bedensel bir yolculuk. Mimar ve sanatçı Buşra Tunç tarafından tasarlanan mekânsal kurgu, izleyiciyi bir bacanın içindeymiş hissiyle çevreliyor. Mekanın merkezinde yer alan kabuğu andıran yapı, izleyiciyi içine çekerek fotoğraflarla fiziksel bir diyalog kuruyor. Serginin sonunda yer alan ekranlar ise bacaların “nefesini” dışarıya, sokağa taşıyor. Hareketli görüntülerle genişleyen bu alan, sergiyi sadece bir iç mekan deneyimi olmaktan çıkarıp kentin ritmine dahil ediyor.
Eren İnönü’nün yaratıcı yolculuğu
1956 İstanbul doğumlu Eren İnönü, mühendislik ve işletme geçmişinden gelen analitik bakışını sanatla buluşturuyor. 1983–2022 yılları arasında sanayi sektöründe yöneticilik yapan İnönü, son on yılda fotoğrafla profesyonel olarak ilgileniyor. 2018’de açtığı ilk kişisel sergisi “Zaman ve Zamanlama”dan sonra “Görünmeyen Anıtlar”la üretim kültürüne şiirsel bir bakış getiriyor. İnönü’nün çalışmaları, teknolojinin şekillendirdiği çağda insan emeğinin izini sürüyor. Bu yönüyle “Görünmeyen Anıtlar” hem bir fotoğraf sergisi hem de kent belleği üzerine bir düşünme alanı olarak öne çıkıyor.

“Görünmeyen Anıtlar”, 1 Kasım 2025’e kadar Galeri Işık Teşvikiye’de görülebilir. Hafta içi 10.00–20.00, hafta sonu 10.00–18.00 saatleri arasında ziyarete açık olan sergi, izleyiciyi geçmişin mirasıyla bugünün sessizliğini aynı karede buluşturmaya çağırıyor.
