Paylaş:
FiProduct. Gerçeklik ve Algıyı Yeniden Kodladı

12. Türkiye Innovation Week kapsamında, Ayyıldız Communication tarafından düzenlenen ve küratörlüğünü Ayşe Demirci’nin üstlendiği dijital sanat sergisi, sanatın dijital evrimini bir zaman çizgisi değil, bir düşünce evreni olarak kurguladı. Bu evrende FiProduct., üç özgün eseriyle — Hûş/dialog, Simulakra ve Tolu — izleyicileri sadece sanatın değil, bilincin sınırlarını da yeniden tanımlamaya davet etti.
FiProduct., teknolojiyi bir araçtan çok bir anlatı dili olarak ele alıyor. Markanın odağında, kültürel mirasın veriyle, duygunun algoritmayla, insanın makineyle kurduğu o ince denge var. Bu bağlamda sergide yer alan her eser, izleyiciye “görmekten fazlasını” — hissetmeyi, sorgulamayı ve katılmayı — öneriyor.
Hûş/dialog: İnsan, Makine ve Zihin Arasında Bir Diyalog
FiProduct.’un deneysel pratiğinin merkezinde yer alan Hûş/dialog, yapay zekânın felsefi kökenine poetik bir dokunuş getiriyor. Alan Turing’in 1950’lerde sorduğu “Makineler düşünebilir mi?” sorusunu bugünün teknolojisiyle yeniden sahneye taşıyor. İzleyici, dijital bir zeka ile kurulan ilk diyalogda hem tanık hem de muhatap konumunda. Bu eser, teknolojinin soğuk yüzünü insani bir meraka dönüştürürken, “düşünmenin” artık sadece biyolojik bir ayrıcalık olmadığını hatırlatıyor.
Simulakra: Eser İçinde Eser, Gerçeklik İçinde Simülasyon
Gerçekliğin taklitlerle çoğaldığı çağda Simulakra, sanat ve izleyici arasındaki çizgiyi inceltiyor.
Mimar Sinan’a ait 16. yüzyıl bir hamamda başlayan VR deneyimi, Hoca Ali Rıza’nın tablosuna adım atıldığında “zaman”ı bir arayüze dönüştürüyor.
FiProduct. burada, izleyiciyi hem bir sanat eserinin parçası hem de sanatın yeniden üreticisi haline getiriyor. “Eser içinde eser” geçişleri, dijital çağın temel sorusunu görselleştiriyor: Gerçek olan ne kadar sürüyor?
Tolu: Su, Toprak ve Kültür Arasında Akışkan Bir Hat
Tolu, elementlerin hafızasını dijital forma taşıyor. Anadolu medeniyetlerinin yüzyıllar boyu süren çömlek üretiminden ilham alan bu holografik yerleştirme, su ile toprağın etkileşiminden doğan yaşam döngüsünü çağdaş bir dile çeviriyor. Formlar birbirine karıştıkça, kültürlerin de birbirinden öğrenerek dönüşen doğası görünür oluyor. FiProduct. çalışmayla, doğayı, kültürü ve teknolojiyi tek bir akışta buluşturuyor — adeta dijital bir toprak belleği yaratıyor.
FiProduct., “Eskizden Piksele” sergisinde yer alarak, dijital sanatın geleceğini yalnızca teknolojik değil, kültürel bir mesele olarak konumlandırıyor. Marka, görsel estetikle teknolojik zekayı aynı potada eriten bir yeni medya dili kuruyor: veriden duyguya, algoritmadan hikâyeye.