Paylaş:
Dünyanın en büyük yayıncılık etkinliği olan Frankfurt Kitap Fuarı (Frankfurter Buchmesse), 15-19 Ekim tarihleri arasında, küresel yayıncılık sektörünü, yazarları ve yüz binlerce okuru bir araya getirdi. Fuar, ilk dört gününde yoğun telif hakları müzakerelerine, yapay zekânın sektördeki geleceği gibi yenilikçi tartışmalara ve uluslararası işbirliklerinin gücünü gösteren önemli kültürel etkinliklere sahne oldu. Frankfurt Kitap Fuarı, bu yıl da sadece bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda küresel kültürel ve siyasi diyalogun merkezi rolünü pekiştirdi.
Fuarın ilk iki günü olan 15 ve 16 Ekim, ağırlıklı olarak yayıncılar, telif ajansları ve endüstri profesyonellerinin ticari görüşmelerine ayrıldı. Telif haklarının alım satımı, özellikle İngiliz ve Amerikan pazarlarının baskınlığı altında, uluslararası pazarın yönünü belirleyen kritik anlaşmalarla geçti. Sektör, bir yandan geleneksel yayıncılık modellerini sürdürürken, diğer yandan sesli kitaplar ve film-dizi uyarlamaları (Book-to-Screen) gibi yeni gelir kapılarına odaklandı.
Cam Tavanlar ve Kağıt Duvarlar: Yayıncılıkta Kadın Liderliği Tartışması
Fuarın en önemli profesyonel ve sosyal oturumlarından biri, 15 Ekim Çarşamba günü gerçekleşen “Women in Publishing: Glass Ceilings and Paper Walls” paneli oldu. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) işbirliğiyle düzenlenen bu kritik oturum, yayıncılık sektöründeki kadınların üst düzey liderlik pozisyonlarına yükselmesinin önündeki sistematik engelleri mercek altına aldı. Panelde, sektördeki kadınların kültürel hafızanın ve hikâyelerin aktarılmasındaki tanımlayıcı rolüne rağmen, yönetim kademelerinde yetersiz temsil edildikleri dile getirildi. Tartışmanın merkezinde, sistematik önyargılar, kaynaklara eşitsiz erişim ve kadınların ilerlemesini sınırlayan kurumsal yapılar yer aldı. Konuşmacılar, küresel çapta artan cinsiyet eşitliği karşıtı rüzgârlara karşı yayıncılık sektörünün birleşerek kadınların kariyer yollarını güçlendirme sorumluluğunu vurguladı. Bu önemli tartışmada, Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) Genel Sekreteri Nazlı Beviran Ak da yer alarak Türkiye’deki yayıncılık ekosisteminden bakış açısı sundu. Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Nazlı Berivan Ak, “Yayıncılıkta Kadınlar” panelinde, sektördeki kadınların görünürlüğüne dikkat çekti. Ak, “İstanbul’da yayıncılığın kalbi olan yerde, çevirmenler, illüstratörler, yaratıcı kısımlar, kitap kulüpleri; her yerde kadınlar aktif, hatta çoğunlukta,” dedi. Ancak bu yoğun katılıma karşın, sektördeki liderlik pozisyonlarında kadınların halen çok az temsil edildiğini ve bu durumun mutlaka değişmesi gerektiğini vurguladı. Ak’a göre kadınların yayıncılığa bırakması gereken iz, sadece hangi kitapları yayımladıkları değil, aynı zamanda nasıl yayımladıklarıyla da ilgilidir. Sektördeki cinsiyet dengesinin sadece etik bir değer değil, aynı zamanda yaratıcı ve ekonomik bir zorunluluk olduğunu belirten Ak, “Birbirimizin hikâyelerini anlayabilmenin tek yolu, bu hikâyeleri kendi dilimizde yayımlamaktan geçiyor,” ifadelerini kullandı. Konuşmasının sonunda, “Bizim kelimenin tam anlamıyla hikâyeyi değiştirme gücümüz var. Kadın kadının yurdudur,” diyerek kadınların birbirini desteklemesi gerektiğini belirtti. Oturumun temel sonucu, kadınları güçlendirmenin yalnızca eşitlik meselesi değil, aynı zamanda sektörün daha kapsayıcı, yenilikçi ve sürdürülebilir geleceği için hayati bir zorunluluk olduğu yönündeydi.

Türkiye Standında TEDA’nın 20. Yıl Kutlaması ve Panel Serisi
Frankfurt Kitap Fuarı’nda Türkiye, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Ticaret Odası (İTO) öncülüğünde açtığı ulusal standında güçlü bir katılım gösterdi. Türkiye’nin fuardaki en önemli etkinliği, Türk edebiyatının dünya dillerine açılmasını sağlayan TEDA (Çeviri ve Yayım Destek Programı) programının 20. yıl kutlamalarıydı. 17 Ekim Cuma günü düzenlenen törenin ardından, 18 Ekim Cumartesi günü, TEDA’nın 20. yıl dönümüne özel iki panel gerçekleştirildi. “TEDA: Türk Edebiyatının Evrensel Yolculuğu” başlıklı ilk panelde, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Taner Beyoğlu ve uluslararası yayıncılar (Hindistan, Mısır, Arnavutluk) bir araya gelerek programın Türk edebiyatının küresel pazarlara erişimindeki dönüştürücü etkisini değerlendirdi. İkinci panel olan “TEDA Eserlerinin ve Kelimelerinin Ardında: Edebiyatın Gizli Kahramanları Çevirmenler” ise, çevirinin zorlu sanatını ve çevirmenlerin kültürel alışverişteki hayati rolünü öne çıkardı. Bu paneller, TEDA’nın 20 yılda 64 dilde 4.465 esere ulaşarak Türk kültürünü uluslararası alanda nasıl temsil ettiğini somut verilerle ortaya koydu. Frankfurt Kitap Fuarı, bu etkinliklerle Türkiye’nin kültürel diplomasisinin merkezi oldu.
Halka Açılış ve Dijital Trendler
Fuar, 17 Ekim Cuma günü kapılarını halka açtıktan sonra, hafta sonu (18-19 Ekim) yoğun bir okuyucu akınına uğradı. Bu yılki fuarın ana temaları arasında yapay zekânın telif haklarına etkisi, sesli kitap pazarının büyümesi ve sosyal medya platformlarının (özellikle TikTok) yeni yazarları ve okuma trendlerini nasıl belirlediği yer aldı. Frankfurt Kitap Fuarı’nın “Kitaptan Ekrana Günü” (Book-to-Screen Day) gibi özel temalı günleri, yayıncıları film ve dizi sektöründen profesyonellerle bir araya getirerek yeni iş modellerinin önünü açtı.
Fuar, 19 Ekim Pazar günü sona ermeden önce, yayıncılık dünyası için yeni telif haklarının imzalandığı, teknolojinin getirdiği zorlukların masaya yatırıldığı ve en önemlisi, “Women in Publishing” gibi panellerle sosyal sorumluluk bilincinin pekiştirildiği verimli bir platform görevi gördü. Frankfurt Kitap Fuarı, bir kez daha küresel yayıncılığın nabzını tutan vazgeçilmez bir zirve olduğunu kanıtladı.