Paylaş:
offgrid art project, 18. İstanbul Bienali’nin temasına paralel bir yaklaşım sergiliyor. Kurum, İstanbul’un karmaşık ve çok katmanlı dokusuna odaklanan özel bir keşif alanı açtı. Ayşe Okudan’ın küratörlüğünü üstlendiği bu derinlikli proje başladı. Hüseyin Güler ve Kaan Walsh’un farklı bakış açıları sergide birleşiyor. Projenin adı: “Bitmeyen Şehir: İstanbul”. Bu önemli sergi ve eşlik eden konuşma dizisi, 21 Ekim – 08 Kasım 2025 tarihleri arasında gezilebilecek. Taksim’in merkezindeki offgrid art project, disiplinlerarası işbirliklerini teşvik ediyor. Bu kez İstanbul’u, zaman ve mekân ekseninde yeniden düşünmeye çağırıyor.
“Bitmeyen Şehir: İstanbul” Sergisi
Bitmeyen Şehir: İstanbul başlıklı sergi, kentin mekânsal okumasını sunuyor. Görsel anlatılar, haritalar ve kente dair zengin belgeler kullanılıyor. Sergi, kentin farklı ölçeklerde kurduğu karmaşık ilişkileri sorguluyor. Binlerce yıllık yerleşim tarihinin izleri bu coğrafyada birikmiştir. Yapılı çevrenin katmanları yalnızca geçmişi değil, geleceğin izlerini de taşıyor. Sergi, İstanbul’un “bitmeyen” doğasını görünür kılmayı hedefliyor. Bu görünürlük hem fotoğrafik hem de araştırmacı bir perspektifle sağlanıyor. Kentin sürekli dönüşen yapısı, burada sanatsal bir dille yorumlanıyor.
Kent Gezginleri: Bedenin Kentle Kurduğu İlişki
“Bitmeyen Şehir: İstanbul” sergisine eşlik eden iki farklı konuşma serisi düzenleniyor. İlk oturum, “Kent Gezginleri” adıyla 21 Ekim Salı günü gerçekleşti. Bu oturum, İstanbul’un yürünebilirliğini merkeze alıyor. Bedenin hafızasıyla şekillenen gündelik rotalar inceleniyor. Bireyin kentle kurduğu fiziksel ilişki tartışmanın odağını oluşturuyor. “Yürüyenler” alt başlığıyla gerçekleşen buluşmaya Barış Çakmakçı, Lara Lakay ve Pınar Erkan katıldı. Tartışma, şehrin tarihsel yaya kültüründen günümüzün parçalanmış kent yapısına uzanıyor. İstanbul, Bizans’tan itibaren bir yaya kenti olarak şekillenmiştir. Atlı arabalar o dönemde yalnızca belli sınıfların ayrıcalığıydı. Kentin ritmini, büyük ölçüde ayak sesleri belirliyordu.
Ancak zamanla kentsel yapının dönüşümü bu durumu değiştirdi. Haliç üzerine kurulan köprüler ve imar politikaları belirleyici oldu. Ulaşım teknolojilerindeki değişimler de bu dönüşümü hızlandırdı. İstanbul, yarımadanın ötesine taşarak geniş bir metropol hâlini aldı. Bu dönüşümle, bedenin kentle kurduğu ilişki de farklılaştı. Yaya olmak, bir zamanlar sıradan bir pratikken, artık bir mecburiyet olabiliyor. Oturumda, İstanbul’un yayalaşma geçmişi ele alındı. Bu geçmişin bugünkü kent algısına etkileri sorgulandı. Birey-mekân ilişkilerinin nasıl evrildiği tartışıldı. Otomobilin kent hafızasındaki yeri gibi sorular etrafında düşündürücü bir zemin kuruldu.
Kent Bilginleri: İstanbul’un Geleceği Tartışılıyor
İkinci oturum, “Kent Bilginleri” başlığıyla 8 Kasım Cumartesi günü yapılacak. Bu buluşma, İstanbul’un kentsel geleceğine dair düşünsel bir alan açmayı amaçlıyor. Mimarlık ve kentsel ekoloji alanından Ayşe Okudan ile şehir plancısı Emrah Altınok katılacak. Toplantı, “Hayal Edenler” alt başlığıyla kurgulandı. Barınma politikalarından planlama modellerine uzanan geniş bir çerçeve sunuluyor. Kentsel dönüşüm ve mekânsal adalet gibi konular ele alınacak. İstanbul’un bugünü ve yarını üzerine kolektif bir tartışma öneriliyor.
Oturum, kentin hızlanan ve kontrolsüz büyüme yapısını mercek altına alıyor. Yüzölçümü birçok Avrupa başkentini geride bırakan bu büyüme, sorunları derinleştiriyor. Çoğu zaman plansız ve sosyal eşitsizlikleri artıran bir yapıya sahip. Özellikle TOKİ tarafından biçimlendirilen yeni yaşam alanları, bir kentleşme anlayışını temsil ediyor. Tartışmada, mevcut büyüme modelinin yaşanabilir bir gelecek sunup sunmadığı sorgulanacak. Sürdürülebilir, adil ve katılımcı alternatiflerin mümkün olup olmadığı ele alınacak. Dönüşümün sorumluluğunu kimin üstlenmesi gerektiği yeniden sorgulanıyor. Kent plancıları, mimarlar ve sosyologlarla birlikte İstanbul’un yakın geleceğini kurmaya davet ediliyor. Konuşmalar offgrid art project’in YouTube kanalında izlenebilecek.